MÂNİFESTO

Şu anda okumakta olduğunuz bu site, birkaç kişinin kendilerine yazacak mecra oluşturma çabasıdır. Yazarlarının özgürce at koşturabilmeleri, bisiklet sürebilmeleri, ip atlamaları, yakar top ya da seksek oynamaları için bir araya geldiği kolektif bir alandır. Ziyadesiyle kişiseldir, kişisel olduğu kadar toplumsal ve politiktir. Denklemde X'e bu iddiayı verirsek sonuç Merhaba Canım'dır.

Bu kolektif ruh hayatta ortak dertleri olan ya da farklı dertlerini ortaklaştırmaya çabalayan yazarlar tarafından hayata geçirilmiştir. “Kurtuluş yok tek başına” şiarını hareket noktası kabul eder. Bu kabulden çalar, söyler ve de oynar. -“Ya hep beraber ya hiçbirimiz”den anladığı aynı şeyi düşünmek değildir. Yazarlar da birbirleriyle tartışabilir, birbirini eleştirebilir.-
Merhaba Canım'ın kırmızıçizgileriyse ortaktır. Kolektif ruh, şiddete, eşitsizliğe, faşizme, cinsiyetçiliğe, homofobiye, transfobiye, ırkçılığa, yabancı düşmanlığına, patronaja, hiyerarşiye, ifade özgürlüğünün engellenmesine, sansüre, her türlü baskı rejimine, erkek egemen görüşe/hayata/dünyaya, heteroseksizme, türcülüğe, tüketim toplumuna, emek sömürüsüne, insan merkezciliğe, elitlerin iktidarına, insanın insan ve doğa üzerine tahakkümüne, Türkçülüğe, tek dil/tek devlet/tek millet ideolojisine, neoliberalizme, militarizme ve hak sosyetesine karşıdır. Bunlara karşı mücadele eden kişi, kuruluş ve oluşumlarla da dayanışma içindedir. Rengini her daim belli de eder. Edecektir.

Merhaba Canım hakareti bir ifade yöntemi olarak kabul etmez. Sadece canı gönülden istihza eder. Sevmedikleriyle de sevdikleriyle de dalga geçer, onları makaraya alır. Kişilik haklarına saygılıdır, bu konuda haddini bilir, edebini bozmaz. Ama illa ki azıcık şirret, azıcık çatal dilli, azıcık kavgacıdır. Haddini bildiği gibi yeri geldiğinde elini beline koymasını da bilir. Yine de en önemlisi iyi eğlenir. Eğlenecektir.

Ayrık otları Merhaba Canım'ın gözbebekleridir. Hakkı teslim edilmemişleri, arkasından konuşulmuşları, mücadele etmişleri, isimsiz kalmışları, isimleriyle yalnız kalanları, berduşları, rindleri, “düşmüş”leri, kopukları, b sınıfı starları, femmefatalleri, sözüne kulak verilmemişleri, sürülmüşleri, biat etmeyenleri, direnenleri, karşı koyanları, kariyer yapmak yerine hayatını yaşamayı seçenleri, ciddi ciddi komik olanları, özgür ruhları kendisine dost bellemiştir. Bu isimleri el feneri olarak kullanır. El fenerini davşanın gözüne değil karanlığın ortasına tutar.

Büyük lokma yiyen ama büyük konuşmaktan imtina edenlerin oyun parkıdır. İddiası iddiasızlığı, samimiyeti ve poz kesmeyi bilmemesidir. Ne ise odur. Kendiyle çelişme hakkı her daim bakidir. Bunun farkına vara da bilir varmaya da bilir. Hata yapar, en nihayetinde yazarları insandır. Ama 'hatasız kul olmaz, hatamla sev beni' der, gerektiğinde özür de diler. Laftan anlar, dinler, görmeye hayret eder. Sevdiği laflardan biri “canlar sağolsun”dur.

Merhaba Canım blöfçü değildir. Elini açık oynar. Defansı sevmez, güzel ve heyecanlı oyundan yanadır. Katılımcıdır. Hayatın her alanına burnunu sokar. Kulağına hoş geleni dinler, gözüne hoş geleni izler, ruhuna hoş geleni okur, eyler. Her katılımcının beğenisi kolektif ruhun zenginliğidir.
Gönlü zengindir. Geleceğe yatıracağı tek şeyi de budur. Ne varsa paylaşır. Öyle ki “yarin yanağından gayrı her şey ortak”ı bile tartışabilir. Kurgulanan bedene de öğretilen cinsiyet rollerini de gıcıktır. Hiç haz etmez. Sevmeyi sevişmeyi sever. Ahlakı değil vicdanı tercih eder. İnsanın kendine yakışanı giymesini/yaşamasını gönülden ister.

Güzel havaları, güneşli günleri, hafif esen geceleri, baharı ve ille de mayısı, yazı sever. Rakı masalarında, iki muhabbetin belinin kırıldığı akşamüstü barlarında, eş-dost evlerinde, sahillerde, kırda bayırda, nehir kenarlarında, geniş sokaklarda mutludur. Kıştan da soğuktan da tiksinir. Bu nedenledir ki efil efil bu mekanların havası eser, çiçek açar sayfalarında.

Yineleyelim: kolektiftir. Bir o kadar da anonimdir. İmzalar bahanedir, mühim olan bu ortak ruhtur.

İş bu satırlar özetle şunu söyler:
Merhaba Canım candır can!

8 yorum:

  1. "Öyle ki “yarin yanağından gayrı her şey ortak”ı bile tartışabilir."
    yaa gerçekten, şu yarin yanağı işini ele alsanız! :) ben de o lafa çok gıcığım!

    YanıtlaSil
  2. Ben ele almıştım onu zamanında Öner ama kimseye söylememiştim.

    YanıtlaSil
  3. bekliyoruzzz gönderileri... haydi gayri!

    YanıtlaSil
  4. Merhaba Öner. Öncelikle teşekkürler hem takibin hem de yorumun için.

    "Manifesto"da bahsettiğimiz ve edemediğimiz konular hakkında blog yazarları yazmaya başladık. Şu an blogu yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. Kısa süre içinde yazıları sayfada yayınlamaya başlayacağız. Yarin yanağının paylaşıma açılması da gündemimizde. :)

    Ama sen eğer ki o kadar bekleyemem diyorsan Murat Gülsaçan'ın (Merhaba Murat!) konuya dair kimseye söylemediği şeyleri kendisine sorabilirsin. Belki bizimle de paylaşır ve bize de ilham verir. :)

    Adsız sana da merhaba. Politbüro harıl harıl çalışıyor. İlk yazıyı içimzdeki ilk günahsız yazsın dedik ama sanırım aramızda günahsız yok. Ama bakalım, en azından en az günahı olanı dürtebiliriz. :)

    Sevgiler, alakanıza teşekkürler.

    Politbüro'dan Zeki.

    YanıtlaSil
  5. evet, ilk yazılar güzel, elinize sağlık. murat, yarin yanağı konusunu bekliyorum. :) internetten "etik kaltak" adlı bi kitap alıcam. onun tüm dertlerime deva olacağını umuyorum. olursa eğer, sizinle falan paylaşmam, direkt yaşarım, sanal aleme de vedaa! :p
    http://www.amazon.com/gp/product/1587613379/

    YanıtlaSil
  6. Dün içip içip, yine yazdım kafamda ama ayılınca geçiyor sanırım ayılmamak lazım. Beni yazdığım ya da yazcağımı iddia ettiğim şeylere fazla bel bağlamamak lazım zaten. Mesela bir yazı var üç yok yok belki de beş senedir yazacağım. Ki bu konu da ne yazsam boş, kişisel hezeyanın ötesine geçmez. PS: Kitabı az önce senden öğrenip, buldum indirdim desem, ne yaparsın? Sanal alem saolsun.

    YanıtlaSil
  7. yaşasın sanal alem! ama yazı yazma konusunda ben de senin gibiyim murat :)

    YanıtlaSil
  8. Hayat yazdikca guzel arkadaslar. :)

    Zeki.

    YanıtlaSil